ÖZET
Amaç:
Otik kapsülü etkileyerek önemli bir ilerleyici işitme kaybı hastalığı olan otosklerozun etiyopatogenezini açıklayabilecek çeşitli mekanizmalar öne sürülmüş olup sistemik enflamasyon bunlardan birisidir.
Biz bu çalışmamızda otoskleroz hastalarındaki nötrofil/lenfosit oranını (NLO) ölçerek otosklerozun olası etiyolojik faktörlerden birisi olarak kabul edilen sistemik enflamasyonun varlığını araştırmayı amaçladık.
Yöntemler:
Bu retrospektif çalışma 98 hastayı içermektedir. Hastalar klinik otosklerozu olanlar ve kontrol hastaları olarak 2 gruba ayrıldı. Otoskleroz grubu, hastanemizde 2015 Ocak- 2018 Kasım tarihleri arasında otoskleroz ameliyatı geçirerek stapes fiksasyonu ameliyat notaları incelenerek teyit edilmiş 49 hastadan oluştu. Kontrol grubu, hastanemizde septoplasti veya septorinoplasti operasyonu planlanmış, otolojik şikayeti olmayan ve otolojik muayenesi normal olan, yaş ve cinsiyetleri otoskleroz grubu ile aynı 49 hastadan oluşturuldu. Her iki grupta da ameliyat öncesi yapılan rutin hemogram tetkiklerinden lökosit, nötrofil ve lenfosit sayıları ve diğer laboratuvar verileri kaydedilerek NLO değerleri hesaplandı. Yaş ve cinsiyet; lökosit, nötrofil ve lenfosit sayıları ile NLO değerleri ortalamaları gruplar arasında karşılaştırılarak aradaki ilişki değerlendirildi.
Bulgular:
Ortalama NLO için gruplar arasında fark olmakla birlikte bu fark istatistiksel açıdan anlamlı değildi (p=0.143). Ortalama lökosit sayısı açısından gruplar arasında fark olmakla birlikte bu fark da istatistiksel açıdan anlamlı değildi (p=0.315). Aynı şekilde ortalama nötrofil ve özellikle lenfosit sayıları için gruplar arasında fark olmakla birlikte bu farklar istatistiksel açıdan anlamlı değildi; sırasıyla (p=0.757) ve (p=0.071).
Sonuç:
NLO’nun enflamatuvar bileşeni olan birçok hastalığın prognozu ve şiddeti ile ilişkisi literatürde gösterilmiş olmasına rağmen, biz bu çalışmada klinik otoskleroz ile istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişkisini gözlemlemedik. Biz bu sonuçlara göre, otosklerozun sistemik bir enflamasyona neden olmadığını ya da hastaların otosklerozun histopatolojik olarak inaktif döneminde olduklarını düşünmekteyiz.