ÖZET
Amaç:
Kronik miyeloid lösemi (KML), 9 ve 22. kromozomların translokasyonu ve granülositik serideki olgun hücrelerin aşırı üretimi ile karakterize miyeloproliferatif bir neoplazmdır. İlk tirozin kinaz inhibitörü olan imatinib, KML tedavisinde yeni bir döneme işaret eden, en başarılı hedefe yönelik tedavilerden birini temsil eder. KML prognoz ve tedavi yanıtının belirlenmesi amacıyla Hasford veya Sokal gibi birçok skorlama sistemi ve risk faktörü geliştirilmiştir. Tanıda mutlak lenfosit sayısı (MLS) ile imatinib moleküler yanıt arasındaki ilişkiyi prognostik bir faktör olarak değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntemler:
Ocak 2010 ile Ocak 2020 arasında tanı konulan 108 kronik faz KML hastası incelendi. Hasta özellikleri, laboratuvar sonuçları, MLS ve tedaviye yanıt kaydedildi.
Bulgular:
Medyan MLS 4.665/mm3 idi ve hastalar medyan MLS’ye göre ≤4.665/mm³ ve >4.665/mm3 olmak üzere iki gruba ayrıldı. Üç, 6, 12. ay yanıtları ve majör moleküler yanıtı olan veya olmayan hastaların son durumları iki grup arasında farklılık göstermedi.
Sonuç:
KML’ye yeni terapötik seçeneklerin dahil edilmesi, risk skorlama sistemlerinin iyileştirilmesini gerektirmektedir. Başlangıçtaki MLS ile KML’deki imatinib yanıtı arasında doğrudan bir ilişki bulunmamıştır. Ancak bu, imatinib alan KML hastalarında MLS’nin tanıdaki rolünü araştıran ilk çalışmadır. Ayrıca tanıdaki lenfosit alt gruplarının ve kemik iliği lenfosit sayısının araştırılması, KML hastalarında lenfosit sayısının risk değerlendirmesine katkısı hakkında daha kesin bir değerlendirmeyi mümkün kılabilir.