ÖZET
Amaç:
Gebeliğin kardiyovasküler sistem üzerine olan değişiklikleri, önceden var olan kalp rahatsızlığına sahip hastalarda peripartum morbidite ve mortaliteyi arttırarak ek stres yaratabilir. Çalışmamızda 2015-2017 yılları arasında kalp hastalığı olan ve sezaryen ameliyatı geçiren gebelerde uygulanan anestezi yöntemlerinin anne ve yenidoğan üzerine olan etkilerinin geriye dönuk olarak incelenmesi amaçlandı.
Yöntemler:
Etik komitesinden onay aldıktan sonra, 2015 ve 2017 yılları arasında 3 yıllık sürede yapılan sezaryen operasyonları ile kalp rahatsızlığı olan 63 gebelikten alınan anestezi, fetal ve maternal veriler retrospektif olarak Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi medikal kayıtlarından geriye dönük olarak elde edildi.
Sonuç:
Araştırmamız sonucunda kardiyak hastalığa sahip gebelerde uygulanan rejyonal ve genel anestezi oranları benzer bulunurken, NHYA fonksiyonel sınıfı yüksek olan gebelerde genel anestezinin daha fazla tercih edildiği saptandı. Bu hastalarda multidispliner yaklaşım gerekmektedir.
Bulgular:
Gebelerin 34’üne (%53,97) genel anestezi, 29'ına (%46,03) rejyonal anestezi (25’i spinal, 4’ü epidural anestezi) uygulandığı saptandı (p>0,05). New York Heart Association (NYHA) fonksiyonel sınıflamasına göre derece arttıkça genel anestezi oranlarının arttığı saptandı (p=0,030). Kalp hastaları içinde kapak hastalığı olan gebe sayısı daha yüksekti (%63,5). En sık ikinci kardiyak hastalık ise ritim bozukluğu yer almaktaydı.Bu hasta grubunda 8 ini rejyonel anestezi, 2 sine ise genel anestezi uygulaması yapılmıştır. Sezaryen operasyonu geçiren 32 hastanın analizinde geçirilmiş sezaryen sayısı 3 ve üzerinde olan hastalarda hastanede yatış süresi anlamlı olarak daha uzundu bulundu (p=0.009). Sürekli Değişkenlerin Arasındaki Korelasyon ilişkisi yönünden incelediğimizde, Ejeksiyon Fraksiyonu değeri arttıkça ASA (American Society of Anesthesiologists) skoru azalmaktaydı (r=-311, p=0,013). Gebelik haftası arttıkça postoperatif yoğun bakım süresi kısalmaktaydı. (r=-599, p=0,002).