ÖZET

Amaç:

Fibroepitelyal lezyonlar memenin en sık görülen benign lezyonlarıdır. Mamografi ve ultrasonografi (USG) ile saptandığında, bu tetkiklerin sınırlamaları ve malign lezyonlara erken evrede tanı koyma hedefi endikasyon dışı biyopsilere yol açabilmektedir. Mevcut tanı prosedürlerini tamamlayacak ek güvenilir yöntemlerin geliştirilmesiyle gereksiz biyopsi işlemleri önlenebilir. Meme lezyonlarının daha doğru karakterize edilebilmesi için, elastisite ve dokunun deformabilitesi hakkında bilgi veren US elastografi kullanılmaktadır. Çalışmamızda memenin fibroepitelyal lezyonlarının USG ile değerlendirilmesinde elastografinin tanıya katkısını ve strain indeks (Sİ) değerlerinin patolojik alt gruplarla ilişkisini belirlemeyi amaçladık.

Yöntemler:

Çalışmamıza İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği’nde Eylül 2013-Kasım 2014 tarihleri arasında patolojik olarak kanıtlanmış fibroepitelyal lezyon tanılı veya patolojisi olmamakla birlikte en az iki yıl takipli, radyolojik görünümü fibroadenom (FA) lehine yorumlanmış 105 hastada 160 lezyon dahil edildi. Hastalardan gönüllü onam formu ve çalışma için etik kurulu onayı alındı. USG incelemeler 13-18 MHz lineer yüksek rezolüsyonlu volümetrik prob ile gerçekleştirildi. Elastografi değerlendirmede elde edilen renkli harita göz önünde bulundurularak, kitle içerisinde en sert alanlardan farklı ölçümler yapılmıştır.

Bulgular:

Fibroepitelial lezyonların sonoelastografik değerlendirmesinde medyan ortalama Sİ değeri 3,30 (arasında: 0,35 ve 28,80) olarak hesaplanmıştır. Kompleks FA’larda Sİ değeri diğer alt gruplardan yüksek bulunmuştur. Yaş grubu büyüdükçe boyut ortalamasının azaldığı görülmüştür. Elastografi sertlik indeksi ile boyut arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönde bir korelasyon saptanmıştır (p<0,0001, Pearson korelasyon indeksi 0,643).

Sonuç:

Memenin fibroepitelial lezyonlarının değerlendirilmesinde US elastografinin morfolojik USG bulgularına katkı sağladığı, biyopsi kararında doğru yönlendirme yapabileceğini düşünmekteyiz.