ÖZET
Amaç:
Aterosklerotik koroner kalp hastalıklarında (ASKH), transözefagiyal atriyal pacing (TAP) stres yöntemi kullanılarak iki boyutlu ekokardiyografi ile sol ventrikül duvar hareketlerinin değerlendirilmesi ve kontrası ventikülografi ile karşılaştırılmasıdır.
Materyal ve Metod:
Bu çalışmada ASKH bulunan 16 erkek ve 3 kadın (toplam 19) olgu incelenmiştir. Çalışmada kullanılan TAP situmülatörü geçici pacemakerden yararlanılarak tarafımızdan geliştirilmiştir. TAP sırasında TAPSUL adı verilen özel bir elektrot kullanılmıştır. Sonuçların karşılaştırılmasında X2 (Ki-Kare) testi kullanılmıştır.
Bulgular:
TAP öncesi yapılan ekokardiyografik değerlendirmede, daha önce yapılan ventrikülografilerinde duvar hareketleri normal olarak değerlendirilen 10 olgudan 8'inde değişik segmentlerde duvar hareket bozukluğu tespit edilirken, 2 olguda kontrası ventrikülografiyle uyumlu olarak duvar hareket bozukluğu gözlenmedi. Ventrikülografi ile duvar hareket bozukluğu görülen 9 olguda ise ekokardiyografik olarakta duvar hareket bozukluğu tespit edildi. TAP sonrası yapılan ekokardiyografik değerlendirmede ise, ventrikü/ografisi normal olarak değerlendirılen 10 olgudan 9'unda duvar hareket bozukluğu görüldü. Ancak bir olguda bu metotla da duvar hareket bozukluğu tespit edilemedi. Ventrikü/ografisinde duvar hareket bozukluğu tespıt edilmış olan 9 olgunun tümünde ventrikülografideki gibi duvar hareket bozukluğu gözlendi. Ancak hipakinetik segment/erin akinefiğe değiştiği görüldü. Olguların TAP öncesi ve TAP sonrası ekokardiyografik değerlendirmeleri aralarında karşılaştırılmış; TAP sonrası 100/dk ve 120/dk hızda hpokinetik segment sayısında biraz artış olmasına karşın TAP dncesı ile istatistiki olarakfark bulunamamıştır (p>0.05). TAP sonrasıl40/dk hızda ise TAP öncesine göre anlamsız düzeyde hipakinetik segment artışı olmasına karşın, akinezi sıklığının belirgin olarak arttığı gözlenmiştir (p<0.01 ).
Sonuç:
Çalışmamızda, TAP ile submaksimal hızda stres ekokardiyografinin önemli koroner arter hastalıklarında duvar hareket bozukluğunun gösterilebildiği ve taşikardinin hemen sonlandırılabildiği noninvaziv bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır.